Definition and Scope of Payments in Tax Law

Çağdaş vergi hukukunda ücretlerin vergilendirilmesi “stopaj” olarak tanımlanan vergi kesinti yöntemiyle yapılmaktadır. Diğer bir anlatımla, her ücret ödenmesinde işveren ödemeyi yapmadan önce hizmetlinin ilgili döneme (aylık) vergisel muafiyetlerini dikkate alarak yürürlükteki mevzuata göre vergi kesintisi miktarını hesaplayarak brüt ücret miktarından keser. Vergi kesintisi veya kesintileri her ayı izleyen ayın 15’inci gününe kadar vergiye tabi tutulanların isim, kimlik kartı no’ları ile vergi miktarlarını gösteren ve Stopaj Beyannamesi olarak tanımlanan bir belge ile işlemlerin işveren tarafından doğruluğunu beyan edilmek suretiyle Vergi Dairesine ödenir. Bu işlemlerin gerektiği gibi yerine getirilmesinden İşveren sorumlu tutulmuş olup bu sorumluluğu yerine getiremeyenlerden kesmeleri gereken vergiler cezalı olarak kendisinden tahsil edilir.

Bu sorumluluk dikkate alındığında “ücret” tanımı ile kapsamının çok iyi bilinmesi gerekir. Ücretin çeşitli tanımlamaları olmasına rağmen bunların içinde en önemli olanları Gelir Vergisi Yasasında ve İş Yasasında yer almış olup bunlara ilişkin kurallar aşağıda belirtilmiştir.

  • 24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası’nın 4(1)(C).maddesiücreti şöyle tanımlamıştır:

“(i) Her türlü hizmet veya herhangi bir hizmet karşılığı, avanslar dâhil, tahakkuk eden veya alınan para ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatler ücrettir.

(ii)   Evvelce yapılmış veya ileride yapılacak hizmetler karşılığında, avanslar dâhil, alınan para ve para ile temsil edilebilen menfaatler de ücret sayılır ve bu ücreti alan bakımından, almaya hak,kazandığı yılın geliri sayılır.

(iii)    Hizmetlilere verilen yardımlar, verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına göre, konut temini ve başka biçimde sağlanan menfaatler, konutun emsal kirasına veya menfaatin emsal değerine göre değerlendirilir.

(iv)   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yasaları uyarınca veya Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kayıtlı işçi sendikalarıyla yapılan Toplu İş Sözleşmeleri veya işletmelerce yürürlüğe konulan ve Çalışma İşleri ve Maliye İşleriyle görevli Bakanlıklarca onayı alınmış özlük hakları yönetmeliğigereğince elde edilen kıdem tazminatı miktarı, bu bent amaçlar bakımından tahakkuk ettiği yılın ödeneği olarak vergiye bağlı tutulur.Ancak,………………… .”

22/1992 sayılı İş Yasası’nın 21(1).maddesi ücreti şöyle tanımlamıştır:

“Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş veya hizmet karşılığında işveren ve/veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve nakden ödenen miktarı kapsar”

Görüldüğü gibi İş Yasasında yapılan tanımlama Gelir Vergisi Yasasında yapılan tanımlamadan daha dar kapsamlı olmakla birlikte temel esas ücretin bir hizmet karşılığında yapılan ödeme olmasıdır. Vergi, istismarını önlemek amacıyla adı edilen Yasa, ücretin tanımlamasını çok geniş çapta kurala bağlamıştır.

Yukarıdaki nedenleri dikkate alarak ücret ve ücretle ilgili kavram ve tanımlamalar hakkında çeşitli açılardan bazı bilgiler vermek suretiyle özellikle işverenler ile hizmetlilere müstahdem olarak çalışanlara yardımcı olmayı uygun gördüm.

En basit ifade ile ücret, hizmetli (işçi) için bir gelir, işveren için bir masraf unsurudur. Ekonomi ve çalışma ekonomisi bakımından ücret, bir üretim faktörü olarak insanın bedensel ve düşünsel hizmetine karşılık ödenen bir bedel olarak belirtilirken, işletme bilimi bakımından ücret, bir işletmenin amaçlarını gerçekleştirebilmesi ve devam ettirilebilmesi için hizmeti işverenin talimatları uyarınca görev ifa edene yapılan ödemedir.

Serbest meslek sahipleri de hizmet sunmakla beraber bu kapsamdaki kişiler bir işverene bağlı olarak çalışmadıkları için elde ettikleri hizmet gelirleri her ne kadar da ücret olarak ifade ediliyorsa da bu ücret yukarıda yasalar kapsamında belirtilen ücret ile ayni değildir.

Ücretin unsurları ücretin gerçek kişiye ödenmesi, ücretin İşverene bağlı olarak verilen hizmetin karşılığında sağlanmış olması, ücretin işveren veya onun adına kişiler tarafından sağlanması ile ücretin para ile ödemesinden oluşur. Yukarıda da belirtildiği gibi bir ödemenin hizmeti “ücreti” olarak tanımlanabilmesi için hizmetin işveren ile hizmetli arasında ki ilişkiden (master and servant) oluşmasıgerekir, çünkü sözlü veya yazılı iş anlaşmasının esas unsurlarından bir tanesi işverenin ücret ödeme, hizmetlinin (çalışanın) de hizmet verme yükümlülüğünün karşılığıdır. Bu ilke ve esastan hareketle herhangi bir hizmet karşılığı olmadan yapılan ödemeler ücret kapsamında kabul edilmemektedir.

İş Yasası’ndaki “bir iş veya hizmet karşılığı ücret” tanımlaması ile Gelir Vergisi Yasası’ndaki “her tülü hizmet veya herhangi bir hizmet akdi karşılığı, avanslar dâhil, tahakkuk eden veya alınan para ve para ile temsil edilebilen her tülü menfaatler ücrettir” tanımlaması arasında farklılıklar vardır. Gelir Vergisi Yasasındaki tanımlama hizmetin sürekliliğini ve işveren ile hizmetlinin, yani işverenin istihdam ettiği ve işverenin öngördüğü türde ve yönetiminde görev ifa eden kişiye nakden veya ayni olarak ödemekle veya sağlamakla yükümlü olduğu bedel ücret olarak tanımlanmıştır.

Örneğin, tamirat işlerini yapma karşılığı serbest meslek sahibine ödenen bedel, her ne kadarda “ücret” olarak tanımlanıyorsa da bunun ayni işverende bir süreklilik arzetmediği için Gelir Vergisi Yasası bakımından vergi stopaj yöntemiyle vergi kesintisine tabi tutulmaktan muaf tutulmuştur. Bunun daha açıklayıcı tanımı adı edilen Yasa’nın 31(1). maddesinde yapılmıştır.

Ayrıca Gelir Vergisi Yasası’nın 4(1)(C)(i). ve (iii). maddesi kuralları işveren tarafından hizmetlilere, ifa ettikleri hizmetler dolayısıyla nakden ücret ödemesine ek olarak sağlanan çeşitli yardımlar ile menfaatlerde ücret kapsamında tanımlanmıştır. Bu nedenle, vergi stopaj işlemlerinde bu menfaatlerin parasal değerlerin de dikkate alınması yasal zorunluluktur.

Ücretle ilgili diğer önemli bir husus ise “Net Ücret” ve “Brüt Ücret” tanımlamasıdır. Şöyle ki, hizmetli adına tahakkuk eden ücrete “brüt ücret”, bu ücretten yürürlükteki mevzuat kuralları uyarınca kesinti yapılarak hizmetliye ödenen ücrete ise “net ücret” denir. Diğer bir anlatımla,net ücret hizmetlinin eline geçen son ücrettir. Brüt ücret ise hizmetlinin eline geçen net ücretten önce sosyal güvenlik primleri, vergiler, sendikal aidatlar, v.b. kesintiler yapılmadan işveren ile hizmetli arasında sözleşmeyle saptanan ücrettir.

Öteyandan, işveren ile hizmetli arasında varılan anlaşma uyarınca hizmetliden kesilmesi gereken sosyal güvenlik primleri, vergiler, sendikal aidatlar v.b. kesintilerin işveren tarafından üstlenilmesi sonucu hesaplanan ücret de “net ücret” veya “net maaş” olarak tanımlanmaktadır. Bu tür bir hizmet anlaşması sonucu hizmetlinin işverene maliyeti sadece “brüt maaş” olmamakta,sözkonusu kesintiler de ilave edildiği için daha yüksek olmaktadır. Bu tür uygulamalar genellikle özel bilgi tecrübe v.s. özelliklere sahip hizmetli istihdamlarında konu olmaktadır.

Hizmetlilere nakden yapılan ücret ödemelerine ilaveten yeme-içme giyim, barındırma veya konut tahsisi, ısınma ve aydınlatma gibi sağlanan menfaatler “ayni ücret” olarak tanımlanmaktadır.Ek mesaiücreti, tatil ücreti, prim, kar payı, ikramiye, kasa tazminatı, unvan tazminatı, taşıt yardımı, çocuk yardımı, yemek parası yardım ismi altında yapılan çeşitli ödemeler ile müşterilerin kendi inisiyatifleri ile hizmetlilere verdikleri bahşişler gibi ek ödemelerden ise ücretin ilave unsurlarını oluşturmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği gibi nakdi ve ayni ücretlerin toplamı gelir vergisine tabidir. Ancak, hizmetlilere görevleri gereği makul ölçülerde yapılan yurtiçi ve yurtdışı harcırahlar ile konaklama ve yeme-içme ödemeleri, belgelendirilmeleri koşuluyla vergiden muaf tutulabilmektedir.

Özetle, “ücret” tanımı özellikle vergisel bakımdan büyük önem taşımaktadır.

Yeri gelmişken “ücret” ile “maaş” tabirleri arasındaki fark hakkında da açıklık getirmeyi uygun gördüm. “Ücret” yukarıda da belirtmiş olduğum gibi bir hizmetin veya işin yerine getirilmesi karşılığında genellikle haftalık ve aylık dönemlerden daha az dönemlerde ödenen bedel olup “maaş” tabirini de kapsamaktadır. “Maaş” tabiri ise ücret tanımı kapsamında olmakla birlikte aylık dönemlerde ödenenücret olarak tanımlanmıştır.

Ücretler, kişisel iş ilişkileri dolayısıyla sözlü veya yazılı iş anlaşmalarıyla veya belli iş kolları için yasalarla veya toplu iş sözleşmeleriyle saptanan esas ve kıstaslar uyarınca ve yürürlükteki mevzuata aykırı olmamak koşuluyla tarafların diledikleri tutarda belirlenebilir ki buna da ücret serbestisi denir. Ancak, devlet, hizmetlilerin ücret miktarı v.s. haklarını korumak amacıyla ücret serbestisine “asgari ücret” saptamak suretiyle sınırlama getirme hakkına da sahip bulunmakta olup bunun işveren ve hizmetlileri temsilen yetkili sendikalar tarafından istismar edilmemesinin ülke ekonomisi bakımından gerekli olduğu kanaatindeyim. Keza, her türlü sosyal güvenlik haklarında brüt ücret toplamı üzerinden hesaplanarak ilgili fonlara yatırılması da işverene düşen en önemli sorumluluklardan bir tanesidir.

Bunun denetimi ise ilgili kurumlara ait olup konudaki denetimler sürekli ve etkin şekilde yapılmalı ve hiçbir kesime veya işletmeye ayrıcalık tanınmamalıdır. Aksi halde devlet ve sosyal güvenlik bütçeleri kan kaybetmeye devam eder.

1264498
Ip : 44.200.27.175