1963 Tarihli Pul Vergisi Yasası Neden Güncelleştirilmiyor

Şunu itiraf edeyim ki özellikle bizim kuşak çağdaş iletişim teknolojisi hakkında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamakla beraber yine de çağın gereklerine uyum sağlayabilmek için olanaklar ölçüsünde elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

Bu kapsamda sahip olduğum “facebook” sayfası aracılığıyla dar kapsamlı da olsa çeşitli arkadaşlarla iletişim kurmaya ve özellikle ülkemizdeki sosyo-ekonomik ilişkiler ve uygulamalar hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum.

Geçtiğimiz gün sosyal medya Mehmet Ekin Vaiz’in “NEYDİ OLACAĞI?” başlığı altında “KKTC’de MEMURİZİM AKIMLARI” konulu bir paylaşımı dikkatimi çekti. Bu paylaşım her ne kadar da kısa ise içerik bakımından KKTC bürokrasisinin ve kamu görevlilerinin halkımıza sunduğu hizmetlerin mevcut durumunu ve verimsizliğini herkesin en basit şekilde anlayacağı türde ifade etmektedir. Bu nedenle, Mehmet Ekin Vaiz’i yürekten kutlar, başarılarının devamını dilerim. İnşallah günün birinde bunun bir filmini de gerçekleştirir.

Sözkonusu paylaşım da yeralan diyalogların tümü hergün bizzat şahit olduğumuz konuşmalar ve davranışların benzeridir. Bu paylaşımın bir yerinde görevli kamu görevlisinin vatandaşlara yönelik sunması gereken çeşitli bürokratik işlemleri sıraladıktan sonra ona bir de her bir evrakcığına “15,5 TL (Onbeşbuçuk TL’lik) damga pul da yapıştırmayı sakın unutma” dediğini işittiğim anda aklıma hemen KKTC’nin 53 yıllık Pul Vergisi Yasası uygulamalarının durumu ve halkımızın, işletmelerimizin ve yatırımcıların üzerinde özellikle zaman bakımından bürokratik zorlukların neden olduğu çeşitli olumsuzluklar geldi. Bu nedenle KKTC’deki Pul Vergisi uygulamasının tarihsel geçmişi mevcut uygulaması ve bu konuda çağdaş ülkelerin uygulamaları hakkında nelerin yapılabileceğine ilişkin görüşlerimi açıklamayı gerekli gördüm.

Yarım asır öncesine kadar bugünkü vergi türleri ile ödeme yöntemleri olmadığı için devletin kamusal yükümlülüklerinin karşılanmasında katkı amacıyla devletler özel surette basımını yaptıkları ve hertürlü belge üzerine yapıştırılmasını zorunlu tuttukları çeşitli değerlerdeki pulları satmakta idiler. Genellikle bu tür pullara “Damga Pulu” (Stamp Duty) denir. Ülkemizde ise bu kapsamda vergi ödeme yükümlülüğüne “Pul Vergisi” denir.

Pul Vergisi yükümlülüğünü düzenleyen Yasa 28.03.1963 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi tarafından onaylanan 19/1963 sayılı Yasa ve Bakanlar Kurulu tarafından yayımlanan Pul Vergisi Emirnamesidir. Bu yasanın temeli ve içeriği ise İngiliz Koloni Yönetimi tarafından 1949 yılında yürürlüğe geçirilen Fasıl 328 Pul Vergisi Kanununa (Stamp Duty Law) dayandırılmıştır. Pul Vergisinin ödenmesinde Gelir ve Vergi Dairesi tarafından özel suretle basımı yapılan çeşitli değerlerdeki pullar kullanılmakta olup bunlar posta pullarından ayrı özelliktedirler.

Çeşitli miktarlarda parasal meblağ ifade eden bu pullar, resmi belge alma veya düzenleme gerektiren işlemlerde kullanılması zorunlu tutulmaktadır. Kıbrıs’ta yaklaşık 53 yıllık bir geçmişi olan bu mevzuat dünyada meydana gelen sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişmeler, iletişim alanındaki uygulamalar ile özellikle KDV ve BSİV gibi geniş tabanlı vergi kaynaklarının yürürlülüğe geçirilmesine rağmen hiçbir köklü değişikliğe tabi tutulmamıştır. Tüm ülkeler Pul Vergisi uygulamalarına ilişkin işlem ve yükümlülüklerini, maliyet-fayda esasını da dikkate alarak, büyük ölçüde asgari düzeye indirmek suretiyle ve astarı yüzünden pahalı olan birçok uygulamaları yürürlükten kaldırmışlar ancak KKTC’nin gelmiş geçmiş hükümetleri bu konuda halkımızın hayatını kolaylaştıracak hiçbir düzenleme yapmayı düşünmemişlerdir.

Ülkelerin çağdaş gelişmeler paralelinde Pul Vergileri konusunda yapmış oldukları düzenlemeler sonucu Pul Vergisi basım ve tahsilât maliyetleri büyük ölçüde azalırken vatandaşların ve işletmelerin de birçok kamusal yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla ilgili belgeleri üzerine çok düşük meblağlarda pul satın alması için harcayacağı zaman kaybını ve zahmeti de ortadan kaldırmışlardır. Keza, uzun vadeli sözleşmelerin içeriğinde yer alan toplam miktar üzerinden oransal esasta hesaplanan ucu açık Pul Vergisi miktarlarına da azami sınırlama getirmek suretiyle ekonomik faaliyetlere dolaylı teşvik sağlanmıştır.

KKTC’deki uygulamalara bakıldığı zaman 1992 yılında Banka ve Sigorta işlemleri Vergisi (BSIV), 1995 yılında Taşınmaz Mal Vergisi ve 1996 yılında Katma Değer Vergisi (KDV) Yasaları gibi geniş tabanlı vergilerin yürürlüğe girmesine rağmen Pul Vergisi uygulamalarının halen 1949 yılındaki mevzuat ile uygulamalar kapsamında yürütülmekte olduğu ve bu konuda yarım asırı aşkın sürede cezalar ve Pul Vergisi miktarlarına ilişkin çağdaş düzenleme yönünde maalesef köklü hiçbir düzenlemenin ve pratikleştirmenin yapılmadığını görmekteyiz.

Maalesef halkımız ve işletmeler çeşitli neden veya gerçeklerle kamusal işlemler için neredeyse her gün kuruşlarla veya birkaç Türk Lirası ile ifade edilen çok düşük miktarlarda pullar satın almak suretiyle vergi yükümlülüklerini yerine getirmek mecburiyetinde kalmaktadır. Bunları sayacak olursak neredeyse yüzlerce kamusal veya özel işlemler için kullanılan belgelere halen pul yapıştırma yöntemi kullanılmaktadır.

Sözkonusu uygulamalar arasında örneğin Şirketler Yasasında öngörülen 30’a aşkın işlem harçlarının ödenmesi makbuz karşılığı tahsil edileceği yerde ilgili belgelere pul yapıştırmak yöntemiyle yapılmaktadır. Bu konuda 1 Şubat 2016 tarihinde yapılan Tüzük değişikliği bu harçların ödenmesini hala daha pul yapıştırma yöntemine bağlı tutmaktadır. Yürürlükteki mevzuata göre Pul Vergisi ödenmemiş belgeler işleme tabi tutulmakta veya kanıt olarak kabul edilmemektedir.

Yarım asırı aşkın bir zamandan beri dünyada meydana gelen birçok sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişmelere rağmen özellikle son yıllarda gelmiş geçmiş hükümetlerin özellikle Pul Vergisi uygulamaları konusunda halkın, işletmelerin ve devletin yararına olacak kolaylık sağlamaya yönelik hiçbir yasal değişiklik yapılmaması KKTC’ni yönetenler ile birçok üst kademe bürokratlarının bilimden ve çağdaş vizyondan ne kadar uzak olduklarını göstermek bakımından önemli bir göstergedir.

Yüzlerce uygulamalar arasından yukarıda vermiş olduğum örnek dikkate alınırsa ekonominin olmazsa olmazlarından olan şirketleşme mevzuatı ile ilgili otuzdan fazla işlem harcının halen ilgili belgelere pul yapıştırılmak yöntemiyle ödenmesine devam edilmesi sadece vatandaşlar ile işletmeler ve kamu görevlileri için zaman kaybı ve külfet oluşturmakla kalmamakta, ayni zamanda devletin pul basımı maliyetlerini de artırmakta olduğundan bu konudaki bütçe net gelirleri de olumsuz yönde etkilenmektedir.

Ayrıca, bahse konu örneğe devam edecek olursak şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini teşvik amacıyla sermaye tescil harçlarına ilişkin pratik düzenlemeler yapılacağı yerde şirket ve sermaye tescillerinin harçları sermaye miktarı dikkate alınarak tıpkı Gelir Vergisi Matrah ve Oranlar Cetvelinde olduğu gibi “artan oranlı” miktarlarda hesaplanmaktadır.

Bu uygulama yönteminde şirketler sermaye yapılarına göre değişik miktarlarda tescil harcı ve Pul Vergisi ödemek zorunda kalmaktadırlar. Keza, Şirket Anasözleşme ve Tüzüklerinin suret onayı için 12 TL ve her sayfasına için de 1 TL tutarında pul yapıştırılmak durumunda kalınmaktadır ki bu uygulama artık çağın çok gerisinde kalmıştır. Bu konunun en pratik ve adil yöntemi sabit bir miktarda makbuz karşılığı yapılacak harç ödemesidir. Bu ve benzeri harç ödemelerinin yapılması için de Şirketler Mukayyitliğinde tahsilat işlemlerinin yapılmasına olanak sağlanması için vezne kurulması başvuru yapanlara büyük pratiklik kazandıracaktır.

Diğer bir anlatımla, yukarıdaki örneğe göre daha büyük yatırım yapma veya faaliyette bulunma amacında olan ve sermaye taahhüdü dolayısıyla daha çok mali risk alan şirket ile daha az yatırım yapma veya faaliyette bulunma amacında olan ve dolayısıyla daha az mali risk alan şirketten iki katından daha fazla tescil harcı ödemek durumunda kalmaktadır. Bu uygulama ise yatırımcıları veya ticari faaliyette bulunmak amacıyla en düşük sermaye taahhüdü ile şirket tescil ettirmelerini teşvik etmektedir. Benzeri harç hesaplama yöntemi şirketlerin sermaye artırımlarında da kullanılmakta olup birçok şirketlerin vergi sonrası kârlarını sermayelerine eklemelerini de caydırmak suretiyle Bilançolarındaki mali yapılarının ve potansiyellerinin olumsuz yönde etkilemesine neden olmaktadır.

Yürürlükteki Pul Vergisi Emirnamesi incelendiği zaman 40 değişik türdeki belgeler için her belge türüne göre 0,10 TL (kuruş) ile 101 TL arasında değişen miktarlarda olmak üzere bir kısmı oransal bir kısmı da sabit miktarlara bağlı olarak değişmektedir. Bu konuda mukayese yapılması amacıyla zamanında Kıbrıs Cumhuriyeti döneminden kalma ayni Pul Vergisi Yasası’nı uygulayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin mevcut uygulaması hakkında bilgileri gelecek hafta vermeye çalışacağım.

 

 
 
1272218
Ip : 3.144.254.231