Vergilemenin Mali ve Ekonomik Prensipleri (2)

Geçen hafta kaleme almaya başlamış olduğum yazımda “vergi reformunun” ne anlama geldiğini açıklamış ve yetkililer ile kılavuzlarının belki dikkatlerini çeker ve ülkenin sosyo-ekonomik durumunun gelişmesine yararlı olur düşüncesiyle vergilemenin mali ve ekonomik prensipleri hakkında bilgiler vermeye başlamıştım.

Bu arada dünyaya uyum sağlamak ve yatırımları teşvik amaçlı düzenlemelerin, sadece bütçe gelirlerini artırmaya yönelik olmaması, bu düzenlemelerin ülkenin sosyo ekonomisinin gelişmesine katkı sağlanmasına, dolayısıyla istihdam yaratılmasına, KKTC’nin rekabet edebilirlik potansiyelinin oluşturulmasına ve herşeyden önce halkının refahı ile yaşam düzeyinin adalet ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereğini belirtmiştim.

Ayrıca, yapılacak vergi düzenlemelerinin sözkonusu unsurlar dikkate alınarak kişi ve işletmeler üzerinde yaratacağı toplam vergi yükünün ve vergilerin yansımasının çok iyi hesaplanmasının gereğine de vurgu yapmıştım.

Vergileme ile ilgili konular ele alınırken uluslararası vergi hukukundaki ilkelere bağlı kalınmasını özetleyerek temel ilkeler konusunda bazı bilimsel konuları özetlemeye çalışmıştım. Bu konuları 6 anabaşlık altında olmak üzere 13 altbaşlık altında düzenledim.

Bugünkü konu ile ilgili aşağıdaki yazımda geri kalan 3 anabaşlığa ve 10 altbaşlığa yer verdikten sonra bunlara ilişkin genel sonuca yer vermek suretiyle görüş ve önerilerimi tamamlayacağım.

D- Ekonomik Politikalar için Gerekli Prensipler:

Vergiler, ekonomik amaçlara ulaşmada yardımcı veya köstekleyici rol oynayabilirler. Ekonomik faaliyeti destekleyen vergi politikaları ayni zamanda bütçe gelirlerini de artırır. Bu nedenle, vergi veya vergiye ilişkin düzenlemeler yazılırken aşağıdaki prensiplere büyük önem verilmelidir. Özellikle de KKTC’nin siyasal konumu ile sosyo-ekonomik durumu da dikkate alınarak bu konularda daha hassas davranılmalıdır. 

Ekonomik Kalkınma Prensibi: Ekonomik genişlemeyi köstekleyen vergi politikalarının yürürlükten kaldırılması ve gelişmeyi teşvik eden politikaların kabullenilmesi şarttır. Duruma göre değişmekle beraber, genellikle dolaysız vergilerin dolaylı vergilerin yerini alması ve tasarruf ile yatırımı teşvik için özel vergi teşvikleri iyice araştırılarak yasal şekle dönüştürülmelidir. Bu yasal düzenlemelerin yapılmasında pratik, anlaşılabilir ve uygulanabilir özelliklere dikkat gösterilmeli ve çok başlılık arzeden uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Ekonomik İstikrar Prensibi: Muhtemel ekonomik dalgalanmaları önlemek, “enflasyon” ile “deflasyon” arası çalkalanmaları durdurmak için ekonomik hedefler paralelinde vergi sisteminde uzun vadeli önlemler alınmalıdır. Çok sık değiştirilen veya kendi içinde çelişkiler bulunan vergi mevzuatı yatırımcılar üzerinde güvensizlik yarattığı için ekonomik faaliyetler menfi yönde etkilenmektedir.

Ekonomik Kaynakların Kullanılması Prensibi: Sadece Bütçeye kaynak yaratmak için uygulanan vergi politikaları ekonomik kaynakları çarpık bir şekilde kullanılmaya zorlamamalı veya kayıtdışılığa neden oluşturmamalıdır. Bir sektörden diğeri aleyhine, bir pazarlama sisteminden bir ötekine veya bir sektör için diğeri aleyhine taraf tutulmamalıdır. Vergi sistemi, ekonomik faaliyet sahaları üzerinde asgari müdahalede bulunmalı ve ayni sektördeki işletmelere eşit oranda yararlanma ve yükümlülük öngörmelidir. Keza, hükümet, kamu iktisadi kuruluşlarındaki egemenliğini kaldırmalı ve birçoğunu özelleştirmeli, bazılarını ise özerkleştirmelidir. Diğer bir anlatımla, hükümet ekonomik faaliyetlerden ve mesleki kurumlardaki yönetimlerden elini çekmelidir.

E- Uygulamayı Sağlamak için Gereken Koşullar:

Yukarıda belirtilen prensipleri düşünürken vergilerin kâğıt üzerinde kalmayıp uygulanması gerektiği de unutulmamalıdır. Vergi yasalarının etkin bir şekilde uygulanması için beş genel koşul vardır.

Açıklık Koşulu: Vergi yasaları halkın ve uygulayıcıların kolayca anlayabilecekleri şekilde açık, anlaşılabilir, ve uygulanabilir olmalıdır.

Devamlılık Koşulu: Vergi yasaları çok seyrek değiştirilmelidir. Değişiklikler genel ve sistematik vergi reformu niteliğinde diğer vergi yasalarındaki düzenlemeler ile ayni zamanda yapılmalı ve bunların bütçe takvimi paralelinde düzenlenmesine özen gösterilmelidir. Bundan güdülen amaç, işletmelere kendi plân ve programlarını güvenle yapmalarına olanak vermektir.

Tasarruf  Koşulu: Hem hükümet hem de vatandaş için fuzuli harcamalar gerektiren uygulamalardan kaçınılmalıdır. Diğer bir anlatımla, “maliyet-fayda” ilkeleri gözetilmeli ve tasarruflar teşvik edilmelidir. 

Uygunluk Koşulu: Vergi hukuku ilke ve prensiplerini çiğnemeksizin, vatandaşa vergisini ödemede ve beyannamelerini düzenlemede yardımcı olunmalı ve ona potansiyel vergi kaçakçısı gözüyle bakılmamalıdır. Her zaman için “Beyan Kutsaldır” ilkesine ve gelişmesine özen gösterilmeli, buna karşın bu ilkeyi istismar edenlere ağır cezalar getirilmelidir.

Vergi Bilinci Koşulu: Özellikle uygulayıcıların en iyi şekilde ve sürekli eğitilmelerine, mesleklerine bağlı ve halkına saygılı olmayı hayatta prensip edinmiş olanlara sorumluluk verilmesine ve özlük haklarının da buna göre düzenlenmesine dikkat edilmelidir. Genelde halk, özelde ise her düzeydeki vergi yükümlüsünün vergi kültürünün ve bilincinin gelişmesi için sivil toplum örgütleri ve eğitim kurumları da üzerlerine düşen çalışmaları yapmalı, hatta bu konuda Eğitim Bakanlığı eğitim kurumlarının müfredatına bu konuyu dâhil etmelidir. Bu konuda gerekirse Devlet bunu yarışma ve sair etkinliklerle teşvik etmelidir.  

Ekonomik düzen iki ayrı ve birbirine bağlı fonksiyonu kontrol eder. Bunlardan bir tanesi “mal ve hizmet üretme fonksiyonu”; yani kimin, neyi, nasıl üreteceğidir. Diğeri ise “tüketme fonksiyonu”; yani kimin, neyi, ne kadar tüketeceği veya sahip olacağıdır. Dolayısıyla, vergi mevzuatı düzenlenirken bu fonksiyonların gözönünde bulundurarak mal ve hizmet üretimini, tüketimini ve mülkiyeti yönlendirici ve teşvik edici unsurlar içermesine azami özen gösterilmelidir. Ancak, bunun başarı şansı yine de uygulayıcıların eğitim, vizyon ve hukukun üstünlüğü ilkesinin varlığına inanmalarına ve halkın hükümete olan güveninin durumuna bağlı olduğu unutulmamalıdır. KKTC’nin bugünkü kamusal verimliliğine ve etkinliğine bakıldığı zaman yukarıda belirtmiş olduğum ilkeler ve prensipler çerçevesinde düzenleme yapılması olanağı pek görmüyorum.

F- Diğer Tamamlayıcı unsurlar:

 Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele: Hiç şüphesiz vergi reformu düzenlemeleri öngörülen prensipler kapsamında yapılırken amaçlanan hedeflere ulaşılmasında kayıtdışı ekonomiye yol açan nedenler ve etkenlere karşı da eşzamanlı mücadele başlatılmaktadır. Bu konuda yapılacak olanlar KTTO’nın 2013 yılında yayımlamış olduğu “KKTC’den Kayıtdışı Ekonomi, Boyutlarının Ölçümü, çözüm önerileri ve Eylem Planı” Raporunda mevcut olup yapılacak yegâne çalışma bu Raporun bazı kısımlarının güncelleştirilmesidir.

Vergi İdaresinin Yeniden Yapılandırılması: Vergi İdaresinin personelinin mesleki bilgi ve tecrübelerinin artırılması için gerekli önlemlerin alınarak liyakat esasına göre ihtisaslaşmaya önem verilerek yükümlülerle olan ilişkiler geliştirilmeli ve Vergi idaresine olan güven duygusu artırılmalıdır. Ayrıca Vergi İdaresinin lojistik ihtiyaçları ve iletişim araçları günün koşullarına uygun sağlanmalıdır.

 

Sonuç:

Yukarıda özetlemeye çalıştığım hususlar maalesef gelmiş geçmiş iktidarlar döneminde dikkate alınmamıştır. Vergi mevzuatımız kişilere göre yapılan değişikliklerle delik deşik edilmiş olup bunların anlaşılabilirliği, gelir getiriciliği ve denetlenebilirliği dahi ortadan kalkmıştır. Özellikle de, seçim öncesi veya popülist amaçlarla yapılan birçok düzenleme vergi hukukunun “siyah tahtasını” o kadar doldurmuştur ki onu uygulayanlar dahi net okuyamıyor. Bu konu ile ilgili en iyi çıkış yolu bu “siyah tahtada” çeşitli renkteki tebeşirlerle yazılı olanları tamamen silmek ve yerine çağdaş, anlaşılabilir ve uygulanabilir pratik, makul düzeyde bütçeye gelir getirici ve sosyo-ekonomimizin gelişmesine yardımcı olacak düzenlemelerin yazılmasıdır.

Bunun da ancak uzmanlardan ve sivil toplum örgütlerinin görevlendireceği mesleğinde tecrübe kazanmış temsilcilerden oluşacak bir vergi reform komisyonu tarafından mümkün olabileceği görüşündeyim. Aksi halde, Maliye Bakanlığının her ay ödeyeceği maaşların vs. harcamaların nasıl ödeyeceğinin kaynağını bulma arayışından başka bir konu ile ilgilenemeyeceği açıktır.

 

 
 
1270967
Ip : 13.59.9.236