28 Temmuz seçimleri sonucunda ortaya çıkan Koalisyon görüşmeleri “siyasi ilkeler ve kırmızı çizgiler” de uzlaşılamadığı için henüz ben bu yazıyı kaleme alırken ortak bir noktada kesişmemişti. “Siyasi İlke ve Kırmızı Çizgilerin” ne olduğunu ben çok iyi biliyorum ama konumuz o değil!!! Yalnız bu uzlaşılamayan iki tanımın hiçbiri toplum menfaatine değil... Kavga her zamanki gibi kişisel... Halk için savaş değil, siyasi rant ve siyasi gelecek için verilen savaş bu...

Bu ülkeyi yönetebilmek için hangi Siyasi Parti neyi nasıl koparacak, taraftarına nasıl yalakalık yapacak değil benim anlatmak istediğim. Çevre Temizliği-Vatandaşlık İptali ve Hiçbir ekonomik yansıması olmayan 5-10 karar alan geçici Hükümet dahil hiçbir erk ülkenin içine düştüğü durumun farkında değil...

Bugün İngiliz Sterlini 3 barajını, Avro 2.5 barajını aştı, Amerikan Doları ise 2’yi zorlayarak 1,98 e ulaştı...Tüketiminin çoğu ithal ürünlere bağlı olan halkın alım gücü eksiye döndü.... Halkın alım gücü sıfırlandı... ALOOOOOO.... Kendisini siyasetçi sanan arkadaşlar, koltuk kavgasını bırakın... Halk fakirleşiyor, insanlar iflas ediyor...

Son 4 ayadan beri tamamı ile Hükümetsiz kalan KKTC Devleti tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Yaz aylarının sıcaklığından mı nedir, kimseleri buna tepki koymuyor. Ya da diğer bir değiş ile, bozulan ekonomik dengelerden kendi adına rant sağlayanlar, yok olanların sayısından çok ki tık yok...

Aslına bakarsanız yaşanmakta olan döviz artışı Devlet için büyük bir kar. Hatta dövize endeksli satış yapanlar için de büyük kar.Ezilen tek taraf Halk. Bakın size bunu matematiksel olarak ispatlayım;

Yukarda verilen aylık 10 milyon ithal ürün bazında, Devlet geçen yıla oran ile artan döviz kurları nedeni ile ayda 380.000 TL daha fazla bütçe geliri elde etmeye başladı. Bu aslında şu demek;

Halk, satın aldığı ürünleri daha pahalıya satın almaya başladı. Çünkü halkın geliri Türk Lirası.

Esnaf, stoktaki malını sattığı zaman (kârı dahil olmak üzere) tahsil ettiği para ile yerine ayni malı koyamıyor.

Şimdi soruyorum, kaybeden kim? Kazanan kim? Aslına bakarsanız bunun bir boyutu daha var. O da Şirketler için korkunç bir maliyet koyuyor ortaya. Bu da örneklemek gerek çünkü bu yüzden iflas edecek çok şirket var;

Bir emlak veya herhangi bir vadeli mal satan Şirketi baz alalım. Şirket geçen yıl vadeli olarak 100.000 USD’lik bir satış yapış olsun. Geçtiğimiz yıl bilanço hesaplarında 178.000 TL olan alacağı, bu yıl 198.000 TL. Vergi Sistemimiz diyor ki Şirkete; sen 20.000 TL kur geliri elde ettin, bu gelirin bana %23,5’ini (kurumlar vergisi+gelir vergisi) vergi olarak öde, yani 4.700 TL’sini... Şirket tahsil edemediği bedelin bir de vergisini ödeyecek yani...

Bu ülkede bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü ne zor şartlarda elde ettiğimizi en iyi bu toplum bilir. Şimdi ise yaşananlar bu toplumu göçe zorluyor. Ben kimselere kızmıyorum. Bu bizlerin hatası.

Şimdi Siyasi Partiler oturmuş topluma “ekonomik vizyonumuz var” diyorlar. YALAN!!! Sizlerin öngördüğü ve planladığı MENFAATLER var... Gerisi bir çuval yalan...